yürüyoruz sessiz ve kederli

milli takım şöyle bişiy:

şimdi durmadan üstüne eğilsek de bir bireysel hatayla rahatça golü yediğimiz, neredeyse her kodumun hatasının yenilen gol olarak hanemize yazıldığı bi'şey. gurbette yenilmek, evinde yenilmek gibi bi'şey, ülkemizin uluslararası politik teranelerde konumu neyse milli takımın konumu da o.
ülkenin zincirlerden başka kaybedeceği birşey yok gibi, politika anlamında arasıra iç politika'da oy için terörist devletlere posta koyup, sonra birleşmiş milletler'de, nato'da, diğer s.kimsonik organizasyonlarda manevra yapmak, yediğimizi yutmak hatta hiç dememişiz gibi icraatlara girişmek izleğimiz.
şimdi devlet bi mekanizma gibi değil bir vodvil gibi işliyor bizde, futbol arada halkın yüzünü güldüren bişeydi o da boka sarmaya , halkı yarı yolda bırakmaya başladı, türkiye yarım yamalak amk, galatasaray yok, milli takım yok, halk var bir tek. milli takım'da kursağımızda kalan bi'şey, basketbol ülkesi mi olsak, ya da yağlı güreşler, ata sporu, hı?

ŞAMPİYON GALATASARAY!

17.11.10 | Etiketler: aforizma | 0 Comments  

banliyöden müzikler..#2

kreuzberg'den, küçük istanbul'dan geliyor...killa hakan, bir ara bir daha sor, izleyelim yeter.

15.11.10 | Etiketler: müzik | 0 Comments  

Ne Yapmalı?

ağlama ve küfür ardından, a4 kağıdı önüme alıp Galatasaray'için, masam için, odam için falan beyaz sayfa açayım dedim, basit bir liste yaptım yollanacaklar listesi, yollananlar olduğu için bir alınacaklar listesi, artı zaten takviye yapmamız gereken bölgeler derken en az 7 transfer yapmamız gerekiyormuş onun farkına vardım, en az 7 transfer, ortalama 6-7 m euro'dan oyuncu alındığını farz edersek 50 m euro'ya yaklaşmış oluruz. türk telekom arena'dan gelen parayı hiç bi boka yatırmayan yönetim, bütün branşlarda yönetimin beceriksizliğiyle oluşan maddi imkansızlık eseri 2.sınıfa düşürülen Galatasaray, futbolda'da da 3.sınıfta, stadyumumuz 1. sınıfmış, affedersiniz de o stat biz kombinelerimizi götümüze sokup ağlayalım diye yapılmadı. yani GALATASARAY'ın beceriksiz yönetimi 50 milyon euro bulacak, bulmalı ve o parayı Hagi'ye verip, git istediğin futbolcuyu aş denmeli, basketbola götünü dönmemeli yönetim, bize de götünü dönmemeli, bize dönerse...neyse...
Şampiyon GALATASARAY!

15.11.10 | Etiketler: galatasaray, nefretlik | 1 Comments  

bütün herşey bir düzene girecek

durum boktan, Galatasaray var, Allah var, zor zamanlar, düzelir, düzelecek, herkes gidecek, Galatasaray kalacak, herşey gider, rezillikler biter, sabotajlar biter, adnanlar biter, futbolsuzluk biter, ruhsuzluk biter, savaş başlar bir gün, bekle, üzül bir köşede, yine Galatasaray'lı ol, üzül bi köşede ulan, küfür et, ama içinde dur olayın, Galatasaray'ın içinde ol, futbolcuya küfret ama olayın içinde ol, yönetime küfret ama olayın içinde ol, bebeğine sarı-kırmızı yemek önlüğü al, yumruğunu sıkmayı öğret gol attığında, herşey düzelir çünkü, yumruğunu sık sende Galatsaray gol attığında, gol yediğinde dudağını kemir, geç bi köşeye, küfret, duvarı yumrukla dostum, Galatasaray var.


cracked eggs dead birds
scream as they fight for life
i can feel death can see its beady eyes
all these things into position
all these things will one day swallow whole
and fade out again
and fade out again

çeviri

kırık yumurtalar, ölü kuşlar
yaşam için savaştıkça çığlık atıyorlar
ölümü hissedebiliyorum, parlak gözlerini görebiliyorum
bütün bu şeyler bir sıraya girecek
bütün her şey bir düzene girecek
ve bir daha solup yok ol

14.11.10 | | 1 Comments  

banliyöden müzikler..#1

medine, le havre dolayından raper abimiz, önemlidir, devrimcidir, öfkelidir, varoştan gelir, varoşta durur, fransa'da şiir var mı dersek iki cevabım var medine'nin de dahili olduğu le boussole rap komünütesi ve keny arkana, buralarda şiiri rap yürütüyor, tek sahici, satılmamış ses kaldı fransa'da, o da rap ağalar, bana ne fransa'dan lan! demeniz de normal, zaten fransa'yı 3-5 adam, bi de marseille olmazsa çöpe atabiliriz.neyse dinleyeylim,medine'den besoin de revolution(devrim ihtiyacı)

1.11.10 | Etiketler: müzik | 0 Comments  

şimdi şöyle...

1-frnerbehça sipor'la beraber kalınca sevinmedik, lakin frnerli kardeşlerimin yediği tırnaklar, ayaklarının betona basması gelecekleri adına iyi oldu.yani tamam frnerbehça'sındır ve aklanan kara paralarla istediğin oyuncuyu alabilirsin, ama ağır sanayi hamleni sana tablet halinde geri yollayacak takımlar her zaman var olacaktır, vardır, o şey Galatasaray yani kapiş?


2-içim rahat etmiyor, srvet çtein denen isimsiz, yüzsüz, ruhsuz, sabotajcı herif bu takımda sürttükçe içim rahat etmiyor, sen git abi, çünkü rijkaard'ın altını oymak için yaptıklarını bu bünye ve diğer sarı-kırmızı bünyeler kolay kolay unutmaz.sen git.

3-misimovic-arda-kewell-baros-pino bu beşliyi bir arada görmek istiyor bu gözler, hagi'yi de bunların üstüne yazdık mı, önemli işler dönecek beyler!, lige başlıyoruz yani.amin

4-ben basketbolu da seviyorum lan mesela miami heat'in karşısında gururla lakers'ı tutarım, mesela iverson umrumda değil ama evren büker'i çok önemsiyorum, dünyanın bütün diana taurasi'leri gelse birleşse, önüme istatistik yığsa ışıl alben'in sayısız-asistsiz kapadığı bir maça değişmem.

5-zinedine zidane'ın real madrid'de giydiği forma numarası.büyük adamdı büyük.

1.11.10 | Etiketler: aforizmalar | 0 Comments  

Galatasaray'ın Tatar Ramazan'ı

Tatar Ramazan mahpusta hapishane sisteminde palazlanmış koğuş ağasının ve yancılarının çevirdiği oyunları, yaptıkları zulümleri görünce ağanın yüzüne çıkar ve der: "Benim adım Tatar Ramazan, ben bu oyunu bozarım!". Tabloya, gidişata, takım içindeki sabotajcılara baktığımızda bu oyunu bozacak bir Tatar Ramazan sürüsü lazım bize, eğer biz bu oyunu bozabilirsek, fener karşısında da, diğer bütün zor deplasmanlarda da göğsümüzü ve gönlümüzü siper ederek, en azından mücadele edeceğimizi bilerek izleriz maçlarımızı. Bizim içerimizde çürüyen düzenden nemalanan koğuş ağalarıyla hesaplaşmamız lazım ilkin, bu köklü bir değişim olacak, liseden,adnanlardan, sabotajcılardan büyüktür Galatasaray, Tatar Ramazanlar elbet "taş kesil ulan!" diyip tokadını ağaların yüzüne vuracaktır.amin.

24.10.10 | Etiketler: galatasaray, nefretlik | 0 Comments  

subcommandante marcos'un yüzü!

bilenler bilir yüzü kar maskeli bu sürgit, soluksuz devrimci, halkçı abimizi. meksika'da yıllardır süren ve bir çok kazanıma ulaşan halk hareketinin öncüsü ezln'nin lideri subcommandante marcos'dan bahsediyorduk, kendisi yüzündeki maskeyi çıkarmış sonunda, bize de bunu buraya koyup yavşak yavşak konuşmayı bırakmak düşer, alın, izleyin.


22.10.10 | Etiketler: ezln, subcommandante marcos | 0 Comments  

sen git hele!

klübün efsanelerinden biri daha yönetimi eline aldı, hagi adı bünyesinde çok şeyi barındırır ve fakat bu ismin taşıdığı derin anlam bile öfkemi körüklemeyecek. içimizdeki sabotajcılar ait olmadıkları yerden acilen defolsunlar. florya'nın yakınından bile geçmesinler.

21.10.10 | Etiketler: nefretlik | 0 Comments  

Galatasaray'dan Akacak Zehir!

Ben Galatasaray'ı çok severim abi, kafa göz severim, yani bu blogun hikayesi de benim Galatasaray sevgimin zihnimin geri kalan kısmında neye yol açtığıyla ilgiliydi bugüne kadar. her zamam için zihnimde Galatasaray sevgimi izleyip girmişimdir buraya yazıları, ama boktan, ama tutarsız, ama mesnetsiz vesaire, ama bütün alt metinlerde, sırf şarkı koyduğumda bile Galatasaray'ı düşünmüşümdür. Galatasaray dünya var oldukça varlığını koruyacak, arma dalgalanacak, öbür dünyada falan da yanımda olacak o arma yani buna da inanıyorum. körü körüne bağlılık, holiganlık, cehalet olarak görebilirsiniz bunu, beni anlıyor gibi de yağabilirsiniz ama ben Galatasaray sevgimi paket halinde özetleyip yine de size anlatamam ve ben ne anlatsam da siz o sevginin büyüklüğünü göremeyeceksiniz. benim sevgim en büyük Galatasaray sevgisidir demiyorum haşa, ama hiçbir esaslı Galatasaray'lı bu sevgiyi anlatamaz, romantiklikte yapmak istemiyorum, duygusal yavşaklıklada olayı döndürme gayreti içinde dğeilim, ben olayın, Galatasaray olayının içindeyim ve ne halt olursa olsun, bulunduğum yerden bir adım geriye atacak değilim.

Bugün çok sevdiğim, bu blogu da alevlendiren, yazmamı sağlayan adam Rijkaard'ı ülkeden, takımımdan kovduk, futbolcularımız, sahtekarlarımız, fiyakalı top oynamazlarımız kovdurdular Rijkaard'ı, kendilerine güvenecek(!), gaz verecek, onları yalanlarla poh pohlayacak, kendi dümenlerinin çqarkına su koyacak bir antrenör istedi beyfendiler ve Rijkaard gitti.
Ben futbolcuyu nadir severim kankalar, sempati duyarım her galatasaray formalı topçuya ama zor severim, ve şuan Florya'da utanmadan Fener maçına hazırlanır numarası yapan sahtekarlara antipati duyuyorum, fener maçında'da sizi ellerim patlayana kadar, gırtlağımda ses kalmayana kadar desteklerim, ama o antipati gönlümde hep büyümeye devam eder, dişimi sıkar öfkemi bilerim size karşı, siz Gs'den bir bir temizleneceksiniz, o zehiri akıtacak Galatasaray ve hiçbiriniz hafızamda yer etmeyeceksiniz, şerefsiz bir SERVETin sahibi olabilirsiniz ancak ama bir BALTAya sap olamazsınız. şu takımda3-4 kişi kalacak ve diğer zehir inşallah tarihin derinliklerine akacak! kim gelirse gelsin, isterseniz amcaoğlunuz gelsin, bu bünye sizi reddecek ve elbet birgün bu klüpten siktir olup gideceksiniz.stop.

20.10.10 | Etiketler: nefretlik | 2 Comments  

ekmek aslanın ağzındaysa sular benim kalbimde!

yıl 2001, silahsız kuvvet(sagopa kajmer)'in ihtiyar heyeti albümü, parçanın adı 2001, featler sahtiyan,ceza.
özet: yaşasın politik rap!


29.9.10 | Etiketler: müzik | 0 Comments  

memleketim futbol

bütün kalelerimiz düşse geriye yine futbol kalır, yani işgal altında olduğumuzda bile futbol takımı çıkarıp turnuvaya falan girmiş evlatlar yetiştirmişiz, suyun karşı tarafındaki takım yapmış bunu, takımımızında böyle maçları var. üstüne düşünülecek ilginçlikte, savaştasın, dar'ül harp durumu yani, ve futbol oynuyosun, değersiz bir hamle değil kesinlikle, hatta futbolu büyüttüğümüzü söyleyen dallamalara karşı verilecek en somut cevap-örnek.
bi yanda memleket, bi yanda futbol yani, ikisi tribünde birleşiyo. düşünün hafızlar, ayrı ayrı bireyler, bireyliklerinden sıyrılıp tribünde birlik oluyolar, tribün oluyolar yani, tekil isim:tribün.-ler,-lar yok kıça iliştirilmiş.yeganelik var. fenerbahçelilerin kendilerine cumhuriyet demesini gereksiz böbürlenme hatta artistik bulsam da bu açıdan bakınca anlayabiliyorum, hangi takımı tutarsan tut tribün vatanına ayak basınca ona iman ediyosun resmen, ondan önemli bir şey kalmıyor dünyada, sami yen'in çimleri mesela, o çimlerin üstünde ömür sürdürülebilir gibi geliyor, rüzgarı kesmek için bi tane branda alır uyurum üstünde, yüksünmeden, şikayet etmeden, memleket sever gibi takım severim yani hafız, takımımız efektif oynayamıyor falan filan dinlemem ben o memleketin vatandaşıyım çünkü, ilk önce futbolu alnına yazmış bir memleketin içinde yaşıyorum ve sonra da galatasaray memleketinin içinde, ligin en az umut vaad eden takımlarından biri olduğumuzu düşünübiliriz bazen, ama hemen arkasından hırsla bi yumruk sıkarız, toparlar bizi Galatasaray, dirlik ve düznelik verir, işte o his hafızlar takımın içinde olduğunuzu gösteriyor, ben olayın içindeyim, beni bağlamaz fazla skor, total futbol vesaire...

28.9.10 | Etiketler: aforizma | 0 Comments  

elitizme karşı futbol

Benim için önemli olan güzel futbol oynamak. Futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerim boyunca sürekli olarak bunun için çalıştım. Futbolun halk için oynandığını düşündüm.
frank rijkaard

Pek çok hıyar futbol endüstrisinden, futbolun büyüyen, sanayiye, pazarlamaya eklemlenen büyük yapısından bahsediyor, bu cümleleri duyduk mu bir takım para babalarının semirmek için halktan biraz daha para istediklerini anlayalım. Futbol halkın parasını çalan bir sektördür çok açıkça, zaten futbolun biçimine değil anlamına kaymamız da bu yüzden, futbolun çirkin olan tarafından, kötülüğe yakınsak taraflarından topuklayabildiğimiz kadar topuklayalım, bunun ilk yolu da futbolu bir halk aracı haline getirmek olduğunu unutmayalım.
Yani futbolu kuaresma apaçisinin kazandığı yurolar karşılığı oynattığı bilek için izlemek istemiyorum, futbolu şu yukarıdaki çocuklar uğruna terini akıttığı için seviyorum, ter akıtmak, savaşmak, futbol için kavga... Özet bu.
Kavga eden adam hesap çeviren adamdan daha temizdir, futbol için kavga eden çocuklar adına futbol, yarılan kaşlar, kırılan burunlar için futbol, ve nihayet elitizme ve yuroya karşı, sahaya atılan madeni para, halk!

5.9.10 | Etiketler: aforizma, futbolun siyaseti, galatasaray | 2 Comments  

dinleyin bunu, bunu dinleyin!

burjuvalar dinlemesin.





5.9.10 | Etiketler: müzik | 1 Comments  

boşnak böreği

selamlar, uzattığım araya bakınca blogu bırakmışım diyorum kendi kendime, armanın peşindeyiz'e kara dönemle ilgili bişiyler yazmıştım ve sabrın, takıma inanmanın gereklerinden bahsetmiştim neyse siktir edelim kötü günleri, adam gibi takıma inanacaklar saflarda yerini alsın, iki yenilgiye, kötü oyuna takımı tutmayı bırakıp başka şeyler tutmaya başlayan arkadaşlarda siktirsin gitsin, yavşaklara yol açıyoruz beyler, taç kayıyoruz başlarına...

misimovic Galatasaray'ımızda nihayet, boşnak böreği'ni tepsilerle yollarız takımı şimdiden küme düşüren etkisiz eleman tiplere, o börek yedikçe içinizde kol böreğine dönüşecektir. amin.

30.8.10 | Etiketler: misimovic, müzik, nefretlik | 0 Comments  

sana geliyoz kavga şehri!



avrupa'da bir devrim olacaksa bu başlasa başlasa marsilya'dan başlar, göçmenlerin, itilip kakılmış çocukların, afrika'nın avrupa'daki bu başkentinin mekanı güzel şeylere gebe, bu gözler de inşallah o hayırlı kaosu, o değişimi görür ama evvela marsilya'yı görsün. bu güzel kavga şehrine bakmaya, kaderde yazılıysa taşına toprağına ayak basmaya gidiyoruz. tabi biraz daha vakit var gidişimize, lakin dönüşümüzde bol bol keny arkana'laşarak, cantona'laşarak, noir desir'leşerek gelelim dileğini şimdiden umuma açık haykıralım.

avrupa'nın içini kanatmak istediği bir istanbul'dan, bizzat avrupa'da avrupa'nın çarkına çomak sokan marsilya'ya, anlamın görüntünden de, vaad ettiklerinden de büyük benim için.stop.

11.7.10 | Etiketler: aforizma, interrail | 1 Comments  

asıl kupa orada!


yer togo,
yeni-sömürgeciliğin merkezlerinden,
dünya kupası'nda yok togo ama fotoğraftaki şu jimmy hendrix formalı abi için bile kendi evimde tenekeden kupa yapar çağırır veririm togo'ya,
futbol üçüncü dünya ülkelerinde anlam kazanan bir şey artık, diğer yerlerde şaşalı bir şov hepsi o. yani bir yerde televizyon dizisi gibi birşey futbol, diğer yerde şiir!stop.

1.7.10 | Etiketler: ajans, futbolun siyaseti | 0 Comments  

Gana:Nkrumah


Kwame Nkrumah gözümde Yaser Arafat'a denk politikacılardan, tabi benim gözümü pek siklemeyiniz,Nkrumah'ı sikleyiniz. Kendisi Afrika'da sömürgecilik ve batı emperyalizmi karşıtı sesi devletler düzeyinde ilk duyuran adamlardandır, yani genelde yavşaklık üstüne, teslimiyet ve gına üstüne kurulu diplomatik dünyada önemli bir başarı elde edebilmiş, o zaman bir tabu olan bağımsızlık yolunda şimdi dahi afrikalı bütün direnen halkların kalplerine, beyinlerine mıhlanmış sözler etmiştir. G.Afrika'yı ve onun kolpa özgürlükçülüğünü Nkrumah'ın şu sözü güzel açıklar kankalar,"Yeni sömürgecilik Afrika'ya bir yandan özgürlük verir gibi görünürken, diğer yandan onun özgürlüğünü almak üstüne kuruludur."
Güney Afrika Milli Takımı'nın turlamasından yana değildim, çünkü Güney Afrika bana bir şey anlatan bir ülke değil ama Nkrumah'ın ülkesi Gana, Afrika Birliği'ni kurma fikriyle doğan ülke Gana bana bir şeyler anlatıyor ve şimdi Afrika'nın tek temsilcisi olarak son 8'e kalındı, yolu açık görmek istiyorum, yol açılsın ve finale kadar gidilsin, o kupaya gerçek özgürlüğün toprağında yetişebilmiş, aykırı topraklarda yetişebilmiş arkadaşar uzansın, onlar için küçük bir hamle olsun ama Afrika için büyük....amin.stop.

not:ay'a çıkmadı amerika,hayatı yalan ibnelerin.

29.6.10 | Etiketler: aforizma, futbolun siyaseti, gana | 0 Comments  

dünyanın bütün cezayirleri birleşin!

ülkeleri sınırlarla değil sahip oldukları değer, dünyanın bütün anlamına yaptıkları katkılarla ayıralım, yani fiziki-siyasi-demiryolu-maden kaynakları gibi haritaları gözümüzün önünden atarak bakalım.buna göre cezayir dünyanın başkentine yakın bir konumdadır, hem marsilya'da vardır cezayir, hem şuan bilgisayar başında oturan umutsuz adamın kalbinde, amerika terör devleti'yle yeşil sahada cenk eder halde bir cezayir vardır, soykırım edilirken, ezilirken bir cezayir vardır, bunlar cezayir'i sayfiye yerleri şenlikli bir kuzey afrika ülkesinden, sistem için korkutucu somut alana taşır. tek bir cezayir yok bazen biz cezayir'iz, cezayir bazen türkiye, bazen amerikalaşıp orospulaşabiliriz, bazen filistinleşip sikici olabiliriz, tabi bu genel bir entarnasyonalizm, romantik bir hadi devrim yapıyoruz'culuğa varmıyor, varamayacak da, lakin bizi adam eden de şimdi cezayir'in mücadelesini izlerken aslında sadece cezayir'i izlemediğimiz gerçeğinin farkına varmak olacak, keşke birleşse diyerek noktalayalım: dünyanın bütün cezayir'leri birleşin!!!artık birleşin lan!!!

akabinde, neşid el tahrir!!!





23.6.10 | Etiketler: aforizma, cezayir, müzik | 0 Comments  

şehitler hep fakirdir


şehitler hep fakirdir
çünkü zenginden olmaz asker
gecekondu çocukları
dağlarda nöbet bekler
başkasının çocuğu yat üstünde karı öper
rashit

20.6.10 | Etiketler: nefretlik | 1 Comments  

yaşasın yeni Galatasaray!


Galatasaray 5 yerli transferi yaptı, 5 net, tavırlı transfer. Rakiplerimiz sikimsonik dünyaca ünlü topçuları kadroya katma derdinde. Galatasaray'sa son 2 senedir yaptığının aksine bu histeriden kurtulmayı bilip, fiyatı 1-2 milyon euro'yu geçmeyen 3-4 takviye daha yaparsa huzurlu bir tansfer sezonu geçirdim diyebileceğim. Orta saha'nın ortasına, gözümüz keserse forvete ve stoper mevkiine. Tabi bunları söylerken kewell'ın kalıp, servet ve emre güngör 'ün gideceğini hesaba katıyorum.
Çok teknik konuştum o yüzden de dilime meşaleler değsin Allah'ım amin.

17.6.10 | Etiketler: galatasaray | 0 Comments  

sıkıcı futbola karşı s.kici bir intifada istiyoruz!



G.Afrika'ya kupayı vermek tipik avrupalı, batılı yavşaklığından ileri geldi arkadaşlar. G.Afrika batının "ayaklanacaksanız böyle ayaklanın,uslu uslu, kabul edilmiş, kartellerle anlaşmış bir şekilde hakkınızı arayın." prototipidir, tıpkı gandhi gibi bişiy, isyansız isyan, yavşakça bir isyan yani, afrika deyince bu sebeple hepimiz mandela diyoruz ama kurşuna dizilen lumumba pek kimsenin umrunda değil, kwame nkrumah bile anımsanmaz, çünkü afrika birliğinden bahsetmiştir, yasaklıdır.
G.Afrika afrikada eşitsizlik ve sömürü üstüne kurulu onlarca devletten biri, sadece artık zengin beyazlar yerine zengin siyahilerde var, ben böyle isyana, böyle sıkıcı bir futbola ve böyle amaçsız vuvuzela öttüren memlekete karşı s.kici bir intifada istiyorum.

14.6.10 | Etiketler: müzik | 0 Comments  

hoşçakalın kardeşlerim...

hoşçakalın kardeşlerim, kederliyiz, biraz daha adam oluruz belki, kaderiniz bizi adam eder, hoşçakalın filistin yolunda ölen kardeşlerim, belki bizde adam oluruz, bu topraklar da adam olur, yaşasın bağımsızlık, yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın halk, yaşasın filistin, yaşasın bağımsız türkiye...

31.5.10 | Etiketler: nefretlik | 2 Comments  

bir duvar vardı...2

bir duvar vardı.önemli gördüğümüz bir duvar, hayatlarımızın ortasına koyduğumuz bir duvar vardı. farklı anlamlara, farklı alanlara açılan,üstünden fazla söz söylemeden izlediğimiz bir duvar vardı.yeşil bir duvar vardı, çimen kokan bir duvar vardı ve duvarı çevrelemiş adamlar, duvarı yükselttiler,yükselttiler,artık öte tarafta ne var göremiyoruz, adına futbol diyorlar, trilyon dolarlar dönüyor bu duvarın arkasında,ama biz ona dokunamıyoruz, üstümüz aranarak, bilet parasını bayılarak, ekonomik tecavüze uğrayarak, ilk suçlanan olarak, cahil görülerek...
eskiden bir duvar vardı, bahçe duvarı kadar, üstünden kolayca atlayabildiğimiz, o duvarı istiyoruz.

29.5.10 | | 0 Comments  

bir duvar vardı...



''Bir duvar vardı. Önemli görünmüyordu. Kesilmemiş taşlardan örülmüş, kabaca sıvanmıştı; erişkin biri üzerinden uzanıp bakabilir, bir çocuk bile üzerine tırmanabilirdi. Yolla kesiştiği yerde bir kapısı yoktu; orada yerin geometrisine indirgeniyordu: bir çizgiye, bir sınır düşüncesine. Ama düşünce gerçekti.''

27.5.10 | Etiketler: ajans | 0 Comments  

uyan mamoş, mamoş uyan...




bu topraklar üstünden güzel olanı elbet çıkarır,töre cinayetleri varsa mamoş gibi bir türkümüz de var, kocasını mamoş adlı bir delikanlıyla aldatırken yakalanıp öldürülen bir kadının son ağıtı.
töreye karşı mamoş, fener'e karşı galatasaray, kötüye karşı iyi, burjuvaya karşı halk, sağa karşı sol,sisteme karşı kargaşa.amin.

15.5.10 | Etiketler: aforizma, erkan oğur, müzik | 3 Comments  

futbolun kenan evren'leri


türk futbolunun kurtuluşunu nerede arayacağız, azizsilinlerle, tüpçülerle, baba parası yiyenlerle, doğuştan zengin olanlarla, sadece zengin olmak için futbol oynayanlarla ve zengin olduktan sonra futbol oynanamayı bırakanlarla mı.
her sessizlik bizi futboldan uzaklaştırır, ben futbolu ağlamak, odama kapanıp çıktıktan sonra tekrar aynı renklere o büyük aşkla bakmak için seviyorum, benim futbol sevgimi nato müteahhitleri ölçemez, onların belirleyici olduğu, çivisini bu heriflerin çaktığı futbolun kaderiyle benim futbolumun kaderi bir olamaz.
her işin pezevengine, hilecisine, gaddarına kenan evren diyorum, futbolumuz da kenan evren'lerden geçilmiyor, bir de kenan evren ve türevlerini destekleyen orospu çocuğu amerika var, onun gücüne tapan bizler varız.
yani biz varız, pezevenkler var, sistem var, yarım simit duruyor masada, bir de sigara, galatasaray da üçüncü...nerden baksan tutarsızlık.arz ederim.stop.

10.5.10 | Etiketler: futbolun siyaseti, galatasaray, nefretlik | 2 Comments  

1 MAYIS...









30.4.10 | Etiketler: 1 mayıs | 0 Comments  

"aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler yahut spor emekçileri sendikası"



futbolu onu ancak henüz kurtarılamamış, değerlerimizin parçalandığı ama en nihayetinde de kendini gösterebildiği bir alan 0larak kabul ettiğimiz zaman çok seviyoruz. yani kristiano ronaldo'nun oynadığı reklamlar, bekım'ın malikaneleri, terry'nin aldattığı karısı ve dostu,bizim futbolu sevmemizin, futbola olan sevgimizin dahilinde olan şeyler değil. futbolu aldığı çakma formasını üstünde bayrak olarak taşıyan yoksul varoş çocukları seviyor diye seviyoruz, futbolu hayatında yalnız futbolu oynayabilen(!) çocuklar var diye seviyoruz, tribünün başlı başına bir toplu şiir girişimi olduğunu bilerek seviyoruz futbolu. tanrı olmasaydı onu icat etmemiz gerekir demişti, napolyon veyahutta başka bir tiran, bence asıl şuan futbol olmasaydı şimdi onu icat etmemiz gerekecekti, zaten pek boktan olan dünyada ulan biz ne icat etmeliyiz de sigara gibi, göğe bakmak gibi efkarımızı dağıtsın diyecektik.
futbolu o olmasa da severdik, futbolla aramızda kurduğumuz rabıta, bizzat yoksulları, mazlumları korumakla aramızda kurduğumuz rabıtanın yansımasıdır. futbol elzemdir,kaçınılmaz sonuçtur, futbol gittiği yoldan kurtarılmalıdır, futbolu günümüz futbolundan kurtarmalıyız, tıpkı muhammed ali'nin boksu bokstan kurtardığı gibi.işte bu anda daha fazla gevelemeden, eski futbolcumuz, tanımasakta, izlemesekte sevdiğimiz iyi insan metin kurt'un kurduğu spor emekçiler sendikası'nın kuruluş bildirgesini buraya kopyalayarak bitiriyorum. gözleriniz yoruluyorsa dinlene dinlene okuyun abiler ve ablalar, kardeşlerim, yaşıtlarım. okuyalım, futbolu futboldan kurtaralım.stop.


TÜRKİYE SPOR EMEKÇİLERİ SENDİKASI KURULUŞ BİLDİRGESİ

İşçi sınıfı üretim sürecinde sermayeye karşı sürdürdüğü emek mücadelesini yeniden üretim sürecine taşıyamadı. Sol düşünce, sporda bir türlü mücadele stratejisi ve taktiği yaratamadı.
Sol pratiği mücadele söylemine oturtamadığı için, görmezlikten geldiği alanlardan biri de spor oldu. Oysa sol yaşamın üretildiği alanlarda olduğu kadar, ondan da fazla yaşamın yeniden üretildiği alanlarda da olmalıydı.
İşçi sınıfı, hak ve özgürlükler savaşımını spor arenalarında da vermek istiyorsa, öncelikle bu alanı içten kavramalıdır. Unutulmamalıdır ki, spor gerçeğine giden yol, spordaki sonuçları tartışmaktan, yorumlamaktan değil, sporu sorgulamaktan geçmektedir.
Günümüzde popülerleşmiş her spor dalı ortak özellikler göstermektedir. Toplumun ilgi alanına itilebildiği ölçüde tekelci sermaye kuruluşlarının ve büyük firmaların mali desteğinde birçok spor branşı öne çıkartılabilmektedir (örneği; plaj voleybolu).
Söz konusu firma ya da ekonomik-ticari kuruluşların yanına kamu hizmet yetkilileri de katılmakta; hatta bunlara Zonguldak, Karabük, Rize-Çaykur vb. örneklerinde olduğu gibi devlet işletmeleri bile dâhil edilmektedir. Kısacası özel kesimden, kamu kesimine kadar geniş bir yelpazede desteklenen 'spor' ülkemizde başka çok az devlette ve ülkede görünür bir doğrudanlıkla politikanın içine çekilmektedir. İster bir yerel yönetimin (belediyelerin), ister bir özel kuruluşun “evladı” olarak hayata geçirilsin, bu kulüplerin doğuşları doğrudan ya da dolaylı politik bir motivasyona dayanmaktadır. Türkiye’deki sermaye kuruluşları sosyal hizmet görüntüsü altında aslında bol bol reklâmlarını yapmakta ve sporun artık dillere pelesenk olan apolitizasyon sürecini destekleme işlevini öne çıkartmaktadırlar. Onca sosyal hizmet alanı dururken spora yapılan yatırımlar büyük sermaye açısından rasyoneldir.
Durum böyle iken, başta işçi sınıfı ve emeğin öteki katmanları olmak üzere toplumun çok geniş bir kesimini finans kapitalin çıkarları doğrultusunda egemen ideolojiye ve onun politikalarına bağlamakta önemli bir rolü olan spor nedense işçi örgütlerinin ve temsilcilerinin gerekli ilgisini eleştirel olarak dahi çekmemiştir.
Popüler kültürün bu çok etkili alanı, öteki kültür sanayi alanları gibi, entelektüel kesimlere terk edildi.
Faşist dayatmalarla kesintilere uğratılmadığı dönemlerde bile işçi, emekçi örgütleri mücadeleyi emek-ücret-hak temelinde sınırladı, emeğin yeniden üretim süreçlerine (doğum, fiziksel, ruhsal eğitim, kültürel eğitim vb.) taşıyamadı.
Oysaki sanat, kültür, spor gibi etkinlikleri dışardan kavramaya yöneliş, bizleri futbol deyimiyle avuta çıkarır. Bu alanları dönüştürmek için öncelikle içeriden kavramak gereklidir. Burjuvazi tarafından metalaştırılan doğrudan üretici olmayan sanat, kültür ve spor alanlarında özellikle 1980 sonrası yaşanan olumsuzluklar, sol için çıkarılması gereken derslerle doludur.
Doğrudan üretici olmayan, kültür, sanat ve spor gibi etkinliklerin aslında doğrudan yaşamın üretildiği alanlar olduğu olgusundan yola çıkarak buralarda da sınıf mücadelesi verilmelidir. Bu mücadele verilmeden toplumsal ilerlemeyi nihai zafere ulaştırabilecek yeni insana ulaşılamayacağının kavranması, yeni strateji ve taktikleri de gündeme getirecek konumdadır.
Spor olayını içten kavrayan bir spor emekçisi bugüne değin solun sporda etkili olma mücadelesindeki strateji ve taktiklerini tümüyle pratikte uygulama uğraşı olarak algıladı. Spor'a karşı çıkmak veya spor'da ayrı örgütlenmeyi denemek ile sonuçta bir yere varılamaz!
Geçmişte sosyalist ülkelerden esinlenerek amatörlüğü profesyonelliğe alternatif gösteren mücadele pratiği içersinde bu anlayışın da bilimsel bir temele dayanmadığı görülmüştür. Çünkü sporcunun amatörü olabilir, ama sporun amatörü yoktur. Spor olayı finans kapitalin iktidarını güçlendirdiği araçlarından birdir.
Bu gerçeğe vardığımız anda mücadelenin ancak ayrım gözetmeksizin tüm spor alanlarında ter dökenlerin örgütlenmesi amacına yönelmesi gerekir. Bu yönde mücadeleyi sürdürmek için sporcu arkadaşlarla birlikte alınan örgütlenme kararı 12 Eylül darbesi nedeni ile hayata geçirilememiştir.
Bugün sporda da emek mücadelesi geçmişten daha da önemli hale geldi. İşçi sınıfının mücadelesi en geniş anlamda bir haklar mücadelesi, insanca var olma mücadelesidir.
Şimdi yeni ve başka bir dünyanın adına bir mücadele olarak bu alana gecikmeden gerekli önem ve ilgiyi yükseltmek, örgütsel pratikleri hayata geçirmek zamanıdır. Sol artık sözünü ettiğimiz ilkeler doğrultusunda sessizliğini bozmalı, ayağa kalkmalı sporda da göreve başlamalıdır.

Bu sonuçlar ışığında;
Spor-Sen’in amacı; Emeğin en yüce değer olduğu ilkesinden hareketle; spor emekçilerinin haklarının güvencesini, spora ve sporcuya özgün koşulların bilimsel yöntemlerle değerlendirildiği bir Spor İş Yasası’nın çıkarılmasında görür. Bunun için kurumlaşmış spor yapılarında çalışan emekçilerin ekonomik, demokratik ve sosyal haklarını savunmak, geliştirmek ve güvence altına almak doğrultusunda, Spor İş Yasası’nın çıkartılmasının sağlanması hedefiyle, uluslararası işçi sınıfının bir parçası olarak tüm gücüyle mücadele etmeyi TEMEL AMAÇ ilan eder.

Temel İlkeler:
Günümüzde spor bir oyun değil, sporcular da oyuncu değildir. Oyun spora bir dizi kural bırakmış, sermaye oyunun kurallarını vahşi kapitalizmin rekabet ideolojisiyle kuşatıp, metalaşan bir spor sektörünü ortaya çıkarmıştır. Spor çok açıktır ki, oyuna dayalı zeminini yitirerek katıksız bir işe dönüştürülmüştür.

1.Uluslararası alanda barış ve karşılıklı eşit haklı çıkarlara dayalı, kaba kuvvetin dışlandığı ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesi,

2.Ülke toplumsal yaşamının her alanında hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, emel hak ve özgürlüklere ve çağdaş demokratik ilkelere tam bir uyumun sağlanması,

3.Doğal çevrenin ve ekolojik dengenin korunması,

4.Evrensel temel hak ve özgürlüklerin kazanılıp, korunması,

5.Uluslararası sözleşmeler ve Uluslararası Çalışma Örgütü kararlarına dayalı sendikal hak ve özgürlüklerin eksiksiz yaşama geçirilmesi, geliştirilmesi, çalışma ve yaşama koşullarının uygar ve çağdaş bir düzeye ulaştırılması,

6.Üyelerinin; yaşamın her alanında etkin olmasını sağlayacak sosyal, mesleki ve kültürel niteliğe ulaşması,
7.İşçilerin ekonomik ve sosyal hakları ve çalışma koşullarının geliştirilmesi,

8.Sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi,

9.İşsizliğin önlenmesi ve iş güvencesinin sağlanması, uğruna mücadele etmeyi temel amaçları olarak kabul eder.

10.Spor, sosyal alan içinde bir eylem biçimi olarak ele alınmalıdır. Sporcularda bu sosyal alanın içinde değerlendirilmelidir.

11.Çalışma (emek) ile spor karşılaştırıldığında sporun bir iş kolu, sporcunun da emekçi olduğunun gerçeği ortaya çıkmaktadır. Oyun amacı kendinde olan, dış bir amaca hizmet etmeyen bir eylem biçimidir. Çalışma (iş)yaşamımızı devam ettirmek için sürdürülmesi gereken sürekli bir çabadır.

12.Sporcu kesinlikle oyuncu değildir. Spor; sporcunun ekmek parasını kazandığı ya da kazanabileceği varsayımıyla tüm gününü spora adamak zorunda bırakıldığı bir eylem biçimidir.

13.Kısa ve net: Sporcu mesleği spor olan kişidir.

14.Sporun kendi kendinin amacı olmadığı, aksine modern üretim tarzının bir sonucu olduğunu kavramak, bir anlamda sporu kavramak demektir.

15.Günümüzde sporcu, spor kurumlarında lisanslı spor yaptırılan veya bu iş yerlerinde çalıştırılan spor iş kolundaki işçilerdir. İster amatör olsun, ister profesyonel sıfatlı olsun tüm sporcular aynı işi yapmaktadır. Bu nedenle tüm sporcuların sosyal güvenlik hakları vardır, tüm sporcular acilen sosyal güvenlik sistemi içine alınmalıdır.

16.Spor-Sen üyeleri arasında dostluk ve dayanışmayı sağlar.

17.Toplu sözleşmeli, grevli sendikalaşma hakkının eksiksiz kullanılması için mücadele eder.

18.Özel olarak kadın, genç ve çocuk spor işçilerinin sorunlarıyla ilgili bilimsel araştırmalar yapar, yaptırır, geçmişte bu amaca yönelik yapılmış araştırmalardan yararlanır, ayrıca bu amaçları geliştirmek için; araştırma enstitüsü ve buna benzer birimler, mesleki dallarda işlikler kurar. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre gerekli çözümler üretilir. Bu doğrultuda çalışarak, yetkili merciler ve kamuoyu nezdinde gerekli girişimlerde bulunur. Özellikle kadın sporcuların sendikal mücadelede yer almaları için gerekli hür türlü düzenlemeleri ve kolaylığı kadın sporculara sağlar.

19.Yasanın öngördüğü koşullar gözetilerek üyelerin işsizlik, evlenme, doğum, hastalık, sakatlık, yaşlılık, emeklilik ve ölümlerinde olması gereken dayanışmayı sağlar, eğitimlerine destek verir.

20.Spor-Sen; Yukarıda sıralanan amaçlar ve ilkeler doğrultusunda sandık ve fonlar oluşturur veya bunların kurulmasına yardımcı olur.

21.Spor-Sen; Amaç ve görevlerinin gerektirdiği her türlü taşınır, taşınmaz malları alır, satar, devreder. Taşınmazlar üzerinde tesisler kurar, gerektiğinde inşaat yapar, yaptırır. Taşınmazları üzerinde mülkiyetten doğan ayni ve tüm yasal haklarını kullanır.

22.Spor-Sen; Üyelerinin sosyal güvenliklerinin temini için kolaylıklar sağlar. Eğitim, sağlık, kreş tesislerinin vücuda getirilmesi için çalışır.

23.Spor-Sen; Ayrıca yazılı ve görsel medyada spor emekçilerinin ekonomik, demokratik haklarını savunmak ve güvence altına alınmasına yönelik çalışmalarda bulunur.

27.4.10 | Etiketler: futbolun siyaseti, metin kurt, spor emekçileri sendikası | 0 Comments  

cezayir-marsilya-cezayir


tandem diyorduk, tandemin kralını cezayir ve marsilya yapıyor, marsilya hem avrupa'nın hem kuzey afrika'nın kültürel hinterlandına dahil, güzel insanların diyarı. bence klasik güney fransa anlayışımıza da dahil değil, yani nice bütünüyle batılıdır, yarı fransız, yarı italyandır, klasik akdeniz avrupasıdır ama marsilya'da avrupa'nın istediği gibi gitmeyen birşeyler var ve bu güzel iehrin takımı fransa ligi'nde sıyrılıp zirveye oturdu, bu mayıs ayı marsilya'nın şampiyonluğuyla kendini yenileyen cezayirlilerin dünya kupasına bileneceği bir mayıs ayı olacak inşallah. cezayir-marsilya tandemi futbolun ne kadar tarifsiz bir oyun olduğunu gösteriyor bize. yukarıdaki foto'da cezayir'de bir dvd'ciden. abimizin gerine gerine gösterdiği, futbol koleksiyonunun en nadide parçaları yüreğimizi ve beynimizin futbola ayırdığımız o geniş kısmını ferahlatıyor. mert kalasın cezayir!!!

18.4.10 | Etiketler: ajans, cezayir, futbolun siyaseti | 0 Comments  

sessiz ve kederli#10


hanzala'nın adı yoktur, ölen bütün filistinli çocukların yaşamak isteyen sesidir hanzala, naci el-ali'nin bir bomba olarak siperlere bıraktığı bir karikatür karakteridir, savaşır hanzala, ölür ama her daim diridir. hanzala'mız yani, sessiz ve kederli hanzala'mız.

18.4.10 | Etiketler: hanzala, sessiz ve kederli | 0 Comments  

kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir!



14.4.10 | Etiketler: ismet özel, şiir | 0 Comments  

turunç olmak istiyoruz yine turunçuzda


turunç olmak istiyoruz yine turuncuzda

ece ayhan ne güzel anlatmış bugünkü ahvalimizi, Galatasaray'ız şuan, ama Galatasaray olmak istiyoruz.
taraftar olmak istiyoruz yani, tribündeki adamdan ziyade taraftar olmak istiyoruz, hep bir tarafta kalmak, kendimizin değil, seçimimizin tarafında olmak istiyoruz.taraftar olmak istiyoruz, yine taraftarızda.
ne sınav çalışması bıraktılar, ne de hayatın diğer alanlarında herhangi bir iştigal, arda bile atlatmıştır belki yaşadığı bunalımı, ama ben onun aşdığı eşikte takılı kaldım, raskolnikov gibi geziyorum ortalıkta.

12.4.10 | Etiketler: aforizma, ece ayhan, şiir | 0 Comments  

ardardardardardardardardarda


iktisat sınavım var, pavane dinleyip efkarlanıyorum, farenjit boğazımı esir aldı, gribim, 7 gündür sigara içmiyorum, göğsüm sigarayı kaldırmıyor abiler kaldırmasını bekliyorum, kaldırmıyor, yok abi kaldıramıyorum bugün tribündekileri, armanınpesindeyiz'e yazı yazıyorum, yok yine dindiremiyorum efkarı, keşke sigarayı kaldırsaydı göğsüm, sevgilimden aldatılıp ayrılmış gibiyim, ya da ırak'ta yine bir bomba patladı, 30'u çocuk, hepsi sivil ve hiçbiri asker olmayan yüzlerce kişi öldü, beynime tecavüz ediliyor, arada ardaardardardardardardardarda çonlıyor kulakta, evet küstüren, arda'yı küstüren 3-5 mafyayı biz amigo deyip, reis deyip armanın yanına koyuyoruz, adlarına besteler yapan yalakalar bile var, arda için beste yapıldı mı, a evet yapılmıştı, "arda'yla uğraşmak senin neyine, ulan i.ne ahmet çakaaar", evet arda'yı öven tezahüratımız var mı peki,arda'yla uğraşan ahmet çakar ibne'yse, bugün tribündeki bizler ne? takım tutulursa bugün arda'nın içinin kahroluşu için tutulur, bugün içim arda'yla ebraber yanıyor, daha çnce hiç bu kadar ısınmamıştım arda'ya, tipine, arabalarına, özel hayatına fersah fersah uzağım, dünya görüşümün yakınından geçen bir adam değil lakin hangi futbolcu geçiyor ki halkın yanından,, hangisi hakikatten yanımızda ki....neyse bloga dönmüş olduk, bunu kimseler okumaz ve bloga giren sayısı da 3-5 hizasına düşmüştür olsun biz yazalım, insan belki yazdıkça sakinleşiyordur...saygılar ve sevgiler, mafya bozuntuları rüyanızda inşallah bush ile sevişirsiniz ve sizi nato bile kurtaramaz.amin.allah rahatlık vere.

12.4.10 | Etiketler: aforizma, arda turan, nefretlik | 1 Comments  

aşığınız hala...



valla lan, süründürür.....




6.3.10 | Etiketler: grace slick, jefferson airplane | 0 Comments  

ceza'dan popülizm dersleri...

2.3.10 | Etiketler: müzik | 1 Comments  

sessiz ve kederli #9



"bütün itilmişlerin seslerinin birleştiği yer kreuzberg, genelde öfkeli ve gürültücüler, kendi kültürlerini koruyup almanlara korkulu anlar yaşattılar, yaşatıyorlar, bu resimde ise güneş kreuzberg'in üstüne batıyor, işçi ve yorgun türk babalar sessiz ve kederli'dir..."

2.3.10 | Etiketler: sessiz ve kederli | 0 Comments  

uefa'ya hakem önerileri-1

uefa ve hakemleri için yaratıcı küfürler yazasım vardı, ama onlara yardım eli uzatıyorum ilk önce aşağıdaki abiyi alsınlar ,işini yapaken eğleniyor abimiz, eğlendiği için severek yaptığı işin üstüne düşebilir ve luis perea'nın pis elinin topa temasını g.tyle bile görebilir.....bismillah....

28.2.10 | Etiketler: ajans, nefretlik | 0 Comments  

kara göründü!!!!!!!

ulan neler neler derler şimdi, atletico kötüydü derler, onu derler bunu derler, allah'a şükür bu gözler renk körü değil, oynanan oyun forvetsizliğin felsefi bir problem olmadığını, oyun felsefesini engelleyemeyeceğini gösterdi, tabi buna zaten inanan bizlere gösterdi...umudumuzun ateşinin körüklendiği bu maçı tabi ki taktik-analiz geyikleriyle boka bulamayacağım, ama neyil ve kader keita demezsek ayıp etmiş oluruz... neyil'e şarkı seçemedik daha, ama kader keita'ya "abdel kader" şarkısını armağan ediyoruz, şarkının artığını da yalan ve insafsızlığa batmış spor yorumcularının suratına çarpıyoruz...bok böcekleridir onlar....





19.2.10 | Etiketler: aforizma, galatasaray, kader keita | 0 Comments  

yoksulluk-yoksunluk

Halı sahada top ayağına yakışıyorsa forvetsindir, yapılı, yapısız, kondüsyonsuz, tıknaz farketmez, gol vuruşuna yapan topun ayağınıza oturan kısmı sadece. Felsefi yaklaşımlar getirtiyor Galatasaray'ın yoksunluğu, evet titrinde forvet yazan bir oyuncudan yoksun olabiliriz, ama gole gökhan ünal mı daha yakındır, arda mı daha yakındır sorusuna her soruluşunda arda derim, gole yakın olmak, topu takip falan işte. iş karmaşık görünüme sahip ama basit bir iş, messi mi ronaldinho mu sorusuna cevabı ronaldinho olan bizler-böyle bir soruyu sormak bile milleti geriyor, ilginçtir.- Galatasaray'ımızın bu karmaşık basitliği kavrayacağını düşünüyorum. Mesele 4-6-0
4-3-3 seçiminden ziyade fırvetsiz de gol atabileceğimize inanmanın meselesi, nonda defans hattını bozabiliyorsa arda, keita niye bozamasın, caner bile niye forvette oynamasın, oyuna forvet olarak giren servet'in bizi heyecanlandırdığı düşünülürse...

11.2.10 | Etiketler: aforizma, galatasaray, servet çetin | 0 Comments  

acımız büyük...


sakatlık konusunda türkiye'nin portland trel bileyzırs'ı gibiyiz, florya'dan, adımızı bastığımız sahadan kemik sesleri eksik olmuyor, bunun bilimsel açıklamasını falan duymak istemiyorum, tendona bile mitolojik ad veriyor bilim aşil diyor, aşil tendonu, kalça büyümesi, tarak kemiği, kıl dönmesi, soğuk algınlığı, domuz gribi derken haydarpaşa numune'ye nazire yapıyoruz. bunda futbolcuların suçunun olmadığı açık, profesyonellikle ilgili bir sakat durum olsa, kivıl'ı, baroş'u kaybetmezdik, lakin bu gözlerin gördüğü,dilin söylediği şey televizyondan izlediğim her maçta futbolcularımızdan biri için "ulan nerdeyse dizi kırılıyormuş" lafıdır.

4.2.10 | Etiketler: nefretlik | 1 Comments  

şükür kötülük şiiri kuşatmadı...

kötülük heryeri kuşattı, galatasaray divan kurulu bilmem ne başkanı, galatasaray taraftarı kongre üyesi olursa seviyemiz düşer onlar tribünde kalsın demiş,
kötülük heryeri kuşattı, beşiktaş kongresi taraftarların nefret ettiği, beşiktaşlı olmadığım için daha rahat konuşayım tiksindiği bir tüpçüyü yine baş tacı etti, taraftarı, kitleyi toprağa gömmeye çalışıyor, haftada bir bağır, haddini bil diyor, para babaları halkı toprağa gömüyor,
kötülük heryeri kuşattı, para babaları savaşlar çıkarıp, çocukları öldürüp, petrol kulelerini dünyanın kalbine çakıp, futbol üstünden aklıyor paralarını, kötülük heryeri kuşattı, biz buna marka değeri dedik, reklam dedik, endüstri dedik, heryeri kuşattı endüstri,
kötülük heryeri kuşattı, bir bir gitti metin oktay'lar, futbolu hisseden adamlar, futbol için ağlayan adamlar tribünlerden dövülerek kovuldu, futbol için ağlayan adamlar yerine, futbolu ağlatan adamlar köşeleri tuttu,
kötülük heryeri kuşattı, futbol modernlikle değerlerimizin atomize olduğu alanlardan biriydi, bizde yüreğimizi alanlara biledik, kötülük orayı da kuşattı, reklam, piyasa dedim mi aklıma bugünden sonra sadece yanık bebek cesedi getireceğim,futbolu, hayatımızı, maaşlarımızı yanık bebek cesetlerinin üstünden alıyoruz..
tek çare, tek kuşatılmamış alan şiire selam olsun, ölünce bir partizan gibi öleceğiz,
sabahın kuşluk vaktine savrulan ergen ölülerini unutmayacağız, bekleyeceğiz, şiir, belki futbolu'Da kurtacak, tribünleri, bebekleri.amin.






2.2.10 | Etiketler: nefretlik | 0 Comments  

imagine...

Hayal ededuralım, Galatasaray sıcacık bir mayıs gününde, uçakla Hamburg'a doğru yol almış, 10 yıl önce bıraktığımız emaneti vestiyerden almaya, 40 bakireden tatmaya uefa finaline gidiyoruz...Bileti bulmuşum bende uçaktayım, uçak havada ama ben ondan bir kaç fit daha yüksekteyim, uçakla ve mutlulukla uçuyorum, ellerim heyecandan titriyor, temiz bir gökyüzü, havada fenerli martıları dövmüş, Galatasaray'lı martılar var, uçak sahanın ortasına helikopter inişi yapıyor, iniyorum biletçi abi el feneriyle koltuğumu gösteriyor...dilime takılmış bir cem yılmaz türküsü, ven yu cast dirim aboot id, yu kan iyzili riılayz...

29.1.10 | Etiketler: aforizma | 0 Comments  

dünyanın en güzel yeri...

arda neden avrupa'ya gitmesin ki falan diyolar, hatta kıytırık bir avrupa takımına gitti mi futbolcularımız bizden mutlusu yok, nedeni izahına çalıştığım şu basit şey: burayı sevmemek.bu bendede bir nebze vardır belki, yani abi gel şimdi sana paris'te daire,iş ayarlıcaz deseler -ha siktir lan!- demem, der miyim, derim inşallah.
tabi moronlar bunu milliyetçilik olarak yorumlayabilir, ki moronların blog okumayı bilmediklerini düşünerek yazıyorum bunu.
burayı sevmeyen adam gidip ingiltere'nin düşmemek için kıçını yırtan takımlarında 15 yıl oynayıp, sonra buraya dönüp hasanımız(şaş)dan on kat daha iyi muamele görüyor. biz buralıyız ama burayı sevenleri pek sevemiyoruz.
vizontele'de belediye başkanı konuşuyordu, burayı severseniz burası dünyanın en güzel yeridir.satırlarımı dünyanın en güzel yerinden yazıyorum yani, arda'da dünyanın en güzel yerinde kalsın isteyen biri olarak, ya da arda ayrılıp dünyanın en güzel yerine gider.bura olmayan.karışık mı oldu.yok baştan okudum post'u, net olmuş.

25.1.10 | Etiketler: nefretlik | 0 Comments  

One, two, three, viva l’Algérie !

cezayirliler yukarıdaki marşı haykırıyorlar yine banliyölerde, varoşlara yayılıyorlar, sokaklara bir anlam katıyorlar, frenk anlamsızlığıyla biçimlendirilmiş memleketlerini futbolla ferahlatıyorlar.
***
geniş bir anlamı var futbolun, dünyadaki tüm maçları izlesek de anlayamayacağımız, tüm stadlarda sürtsek, tüm deplasmanlara gitsek, tüm futbol filmlerini izlesek, tüm kıytırık futbol tezlerini okusakta anlayamayacağımız bir anlamı var.
***
bu anlama dahil her takımı seviyoruz, cezayir'i seviyoruz, yalnız soykırıma uğradığı için değil, yalnız denize nazır sıcak akdeniz insanı bıdı bıdı geyiğini hatırlattığı için değil, ezilipte tekrar demir gibi büyüyen bi'şiyler var bu ülkede, üstünde yaşadığımız memleket gibi.
***
cezayir yoluna devam ediyor, cezayir lumumba'nın, nkrumah'ın kıtasında kendi tarihi yazmak isteyen, self determineyşın hadisesini futbola uygular biçimde dümdüz ilerliyor
***
ilginci cezayir milli takımında bunun farkında olan var mıdır bunu da bilmiyoruz, burada futbol romantikliği, hatta yavşaklığı yapıyoruz diyebiliriz, keşke cezayir yendi, oh anasını satıyım diye yazsaydım bu postu, cezayirli bir kişi girip okusaydı, gülseydi, bitseydi.

25.1.10 | Etiketler: aforizma, cezayir | 0 Comments  

finallerin ortasındayız, sezonun ortasındayız, umutların ortasında


böyle duygusal başlıkları da seviyorum ha, finallerin ilk partisi bir iki hasar alsak da beklediğimiz ölçüde geçti, kroşelerle sarsıldık ama yıkılmadık, nakavt yok, hala kuş gibi uçma, arı gibi sokma imkanımız var yani, inşallah.
böyle duygusal başlıkları seviyorum dediydim, bir şey belirtiyor gibi, sanki herkes futbol romantiğiymiş de, bizde o akıma kapılmışız gibi. yok ama öyle değil, futbol realistiyiz biz, galatasaray sahaya çıkana kadar realist sonrasında spirtüalist oluruz, ruhlar alemine geçiş diyebiliriz.
finallerin ortasında olmak sıkıcı, sezonun ortasında olmak beklentilerimizi kamçılayıcı, umutların ortasında olmakda heyecanımızı arttırıcı vaziyette.

15.1.10 | Etiketler: aforizma | 1 Comments  

finallere iki kala..

pazartesi senenin en can alıcı bölümlerinden ilkine, bitirme sınavlarına girmiş bulunacağız. zorlu, yer yer hukuki ve manevi anlamda tecavüze varan bir dönem olacak. enerji depolamak için, ronaldinho'yu, arda'yı falan izliyorum, sınavlardan bunaldığım anlarda o anları aklıma getiririm. ronaldinho ve arda'ya inanıyoruz ailecek. şimdi bir vidyo ilen noktalayalım, rebel moves adlı güzide ve kalitesi anlamıyla nadide elektronik müzik gruplarımızdan, new age desek değil, post bilmem ne desek o da değil, ama şarkı sıkıntılı dönem öncesi doping kıvamında, tasavvufa göz kırpıyor sözler, pompala, kalbim pompala...hadi yaşayalım ne yaşayacaksak...rebel moves sıyrılıp gelsin cümlelerimizin arasından...



9.1.10 | Etiketler: aforizma, müzik | 1 Comments  

maveraünnehir nereye dökülür?


Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.

6.1.10 | Etiketler: ajans, şiir | 0 Comments  

neyi kaybettiğini hatırla!


livirpul'un hali harap, liverpool değil livirpul diyorum o yüzden, amerikalı değiliz, hiç olmayacağız zaten ama dünyanın en tutulası takımlardan birine abd'nin zengini lazımlık muamelesi yapınca, aklıma şu soru geliyor, liverpool'a veya livirpul'a sormak üzere, yukarı bak liverpool ve neyi kaybettiğini hatırla! kahraman olmak ne demekti hatırla, klüp olmak ne demekti. tutulası bir yanın kaldı mı liverpool, allah aşkına neyi kaybettiğini hatırla!

4.1.10 | Etiketler: aforizma, liverpool | 0 Comments  

tsunami


yücel şahin abimiz, tsunami dalganın büyüğüdür, sen Galatasaray'la dalga geçersin, bizde senin çapını ve para kasanı çokca aşan bir tsunami oluruz.
bir karşılaştırma yapmak için sarayburnu'na git, lodosta kayaları döven dalgaları izle, he işte onlar senin Galatasaray'la geçtiğin dalga, bir de üşenmeyip google'a "tsunami disaster" falan yaz orada haritadan silinen şehirleri gör, işte onlar da bizim senle geçeceğimiz TSUNAMİ. kapiş.

3.1.10 | Etiketler: nefretlik | 0 Comments  

antidepresanlar ve içi boş bi gardırop...


Ali Turan hadisesinin sekteye uğradığı minvalinden haberlerin başlığını gördüm bir tek, gerisini okumadım, o pis içeriği okumak istemiyorum artık, daha bi'kaç yıldır bilinçli takip ediyorum şu spor medyasını, transfer piyasasını ama adamın midesini bir kaç senede çok güzel bulandırıyorlar, blogta olmasa gidip klozete kusmamak elde değil.
bi'de deli bi lodos var zaten, haftaya finaller var, üzerimizde uyuşukluk ve bilgisayara uzun bakmanın verdiği gözlerdeki o kaşıntı, ulan bi Galatasaray mutlu ediyor dimi adamı dünyada. gündeliğin arasında Galatasarayla ilgili duyduğumuz bi iki güzel şey, bi sarıya bi de kırmızıya bakmak, tribün hayal etmek falan, şimdi bunu kaldırırsak hayatımızdan muhtemelen boğaziçi köprüsüne el ele tutuşarak giderdik.şiirdeki gibi antidepresanlar ve içi boş bir gardıroba bakar dururduk. bir sabah uyanır kendimizi dev bir hamamböceğine dönüşmüş bulurduk.ya.çok yaşa Galatasaray. yazıları uzatmıyorum kolay okuyun, sırf tespit olsun.eyvallah.sevgi,saygı.

1.1.10 | Etiketler: aforizma | 0 Comments  

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

    home

    home

    tivittır

    tivittır

    armanın peşindeyiz!-diğer durak

    • Armanın Peşindeyiz !
      Eyvallah
      11 yıl önce

    KARŞI

    • ultrAslan KARŞI

    tasnif

    • aforizma (94)
    • ajans (58)
    • galatasaray (40)
    • müzik (29)
    • nefretlik (27)
    • futbolun siyaseti (11)
    • maç sonrası (10)
    • sessiz ve kederli (10)
    • uefa (9)
    • şiir (8)
    • galatasaray lisesi (6)
    • aforizmalar (5)
    • basketbol (5)
    • blog (5)
    • tanırım iyi çocuktur (5)
    • tüzük (5)
    • adam olacak çocuk (4)
    • ağzına sağlık (3)
    • cezayir (3)
    • ismet özel (3)
    • orkun uşak (3)
    • rıdvan dilmen (3)
    • santiago (3)
    • tribün (3)
    • avrupa (2)
    • ece ayhan (2)
    • erkan oğur (2)
    • galatasaray'dan önce galatasaray'dan sonra (2)
    • ha şöyle (2)
    • kader keita (2)
    • maç arası (2)
    • metin oktay (2)
    • çerçöp transferler (2)
    • 1 mayıs (1)
    • abel xavier (1)
    • alpaslan dikmen (1)
    • arda turan (1)
    • ayhan akman (1)
    • aykut erçetin (1)
    • babazula (1)
    • bam (1)
    • batı (1)
    • bbb (1)
    • bülent uygun (1)
    • christoph daum (1)
    • cinnet modern (1)
    • cüneyt erden (1)
    • deplasman (1)
    • derbi (1)
    • dua (1)
    • emin bülend serdaroğlu (1)
    • ezln (1)
    • faruk aydın (1)
    • futbol olmasa ne halt yerdik? (1)
    • gana (1)
    • grace slick (1)
    • gökhan zan (1)
    • hanzala (1)
    • hasan şaş (1)
    • hüseyin beşok (1)
    • ibo (1)
    • interrail (1)
    • jarque (1)
    • jefferson airplane (1)
    • kadıköy (1)
    • leo franco (1)
    • liverpool (1)
    • livorno (1)
    • metin kurt (1)
    • misimovic (1)
    • mustafa sarp (1)
    • netanya (1)
    • neşet ertaş (1)
    • nordbank arena (1)
    • robbie fowler (1)
    • ronaldinho (1)
    • servet çetin (1)
    • sigara (1)
    • sigara yasağı (1)
    • sivas (1)
    • spor emekçileri sendikası (1)
    • spormüzik (1)
    • subcommandante marcos (1)
    • terek (1)
    • tobol (1)
    • ölüm varmış (1)
    • özhan canaydın (1)

    Blog Archive

    • ►  2011 (11)
      • ►  Mart (2)
      • ►  Şubat (9)
    • ▼  2010 (51)
      • ▼  Kasım (6)
        • milli takım şöyle bişiy:
        • banliyöden müzikler..#2
        • Ne Yapmalı?
        • bütün herşey bir düzene girecek
        • banliyöden müzikler..#1
        • şimdi şöyle...
      • ►  Ekim (4)
        • Galatasaray'ın Tatar Ramazan'ı
        • subcommandante marcos'un yüzü!
        • sen git hele!
        • Galatasaray'dan Akacak Zehir!
      • ►  Eylül (4)
        • ekmek aslanın ağzındaysa sular benim kalbimde!
        • memleketim futbol
        • elitizme karşı futbol
        • dinleyin bunu, bunu dinleyin!
      • ►  Ağustos (1)
        • boşnak böreği
      • ►  Temmuz (2)
        • sana geliyoz kavga şehri!
        • asıl kupa orada!
      • ►  Haziran (5)
        • Gana:Nkrumah
        • dünyanın bütün cezayirleri birleşin!
        • şehitler hep fakirdir
        • yaşasın yeni Galatasaray!
        • sıkıcı futbola karşı s.kici bir intifada istiyoruz!
      • ►  Mayıs (5)
        • hoşçakalın kardeşlerim...
        • bir duvar vardı...2
        • bir duvar vardı...
        • uyan mamoş, mamoş uyan...
        • futbolun kenan evren'leri
      • ►  Nisan (7)
        • 1 MAYIS...
        • "aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler yahut spor ...
        • cezayir-marsilya-cezayir
        • sessiz ve kederli#10
        • kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parl...
        • turunç olmak istiyoruz yine turunçuzda
        • ardardardardardardardardarda
      • ►  Mart (3)
        • aşığınız hala...
        • ceza'dan popülizm dersleri...
        • sessiz ve kederli #9
      • ►  Şubat (5)
        • uefa'ya hakem önerileri-1
        • kara göründü!!!!!!!
        • yoksulluk-yoksunluk
        • acımız büyük...
        • şükür kötülük şiiri kuşatmadı...
      • ►  Ocak (9)
        • imagine...
        • dünyanın en güzel yeri...
        • One, two, three, viva l’Algérie !
        • finallerin ortasındayız, sezonun ortasındayız, umu...
        • finallere iki kala..
        • maveraünnehir nereye dökülür?
        • neyi kaybettiğini hatırla!
        • tsunami
        • antidepresanlar ve içi boş bi gardırop...
    • ►  2009 (208)
      • ►  Aralık (13)
      • ►  Kasım (14)
      • ►  Ekim (23)
      • ►  Eylül (43)
      • ►  Ağustos (71)
      • ►  Temmuz (39)
      • ►  Nisan (5)

    ben kaç kişiyim?

    blogspot visitor counter

    meyil

    karlibirgecevakti@gmail.com

    blog sightseeing

    • Sportif Cümleler
      Galatasaray 2-0 Başakşehir FK, son acabalara cevap aradın
      3 saat önce
    • ultras/Movement
      Galatasaray:3-0:Kayserispor
      1 hafta önce
    • GALATASARAY FORMALARI
      1996-97 Dökümü ve Başka Şeyler
      5 yıl önce
    • Futbol ezilen halkların mutluluğudur
      Namusunu satan pezevenktir!
      9 yıl önce
    • arnawut
      SOON.
      9 yıl önce
    • pesindeyiz galatasaray!
      hep denedin, hep yenildin, olsun, yine dene yine yenil daha iyi yenil
      9 yıl önce
    • SARAYIN SULTANLARI
      Biz Geri Geldik
      11 yıl önce
    • Total Futbol
      Babylon Dergisi Röportajı
      11 yıl önce
    • futbol muhalifi
      KÜLTÜR KARINCALARI PROJESİ
      12 yıl önce
    • Super Mario Jardel
      Galatasaray Tarihi Bunları Yazdı Mı ?
      14 yıl önce
    • forza immigrant punk
      tarihin cop tenekesi
      14 yıl önce
    • Ali Sami Yen
      NBA Günlüğü: Karl, Carmelo, LeBron, Suns
      15 yıl önce
    • Girl in a Box
      SESİMİZ PEK 'AMANSIZ' ÇIKMIŞ
      16 yıl önce
    • Evrenselmuzik
    • Gel Gidersin
    • futbol dili ve edebiyatı.com
    • GAYIN-SİN

    allah razı olsun sizden

    10

    10

    albenito

    albenito

    camelito

    camelito

    bu blogda keyfinizce sigara içebilirsiniz

    bu blogda keyfinizce sigara içebilirsiniz

    sigaraya 'güzel'leme!

    sigaraya 'güzel'leme!
yürüyoruz sessiz ve kederli © 2009 - Original Theme by : YGo Soo Simple | Bloggerized by : Santiago